Dünyanın Düz Olduğunun İpuçları – Giriş
Bu makale
özellikle düz dünya konusunu anlamaya çalışanlar için, konunun en önemli
kısımlarının bahsedildiği bir giriş olarak, devam edecek diğer makalelerin ilki olarak, ve konuya aşina olanlar için ise yeni bir bakış açısı sunmak için ve konuyu özetleyip henüz bahsedilmemiş birkaç noktaya değinmek için
yazılmıştır.
Eğer bu konuya yeniyseniz şu soruyu soracağınızdan eminiz; ‘Bu bir
şaka mı?’ Çünkü bu bir şaka olmalı değil mi? Küçüklüğümüzden beri kesin doğru
olarak öğrendiğimiz en önemli iki şeyden biri değil miydi bu konu; 2x2=4 ve
Dünya Küredir. Bu her şeyden önce öğrendiğimiz konu değil miydi? Bu durum sizin
bu konunun ne kadar ciddi olduğunu anlamanız için bir ip ucu değil mi?
Tarihi unutanlar
için düzeltilmiş siyah beyaz versiyonu şöyledir; İlk 4 bin yıllık medeniyet
tarihinde dünyanın düz olduğunu kabul ettik, üzerinde gök kubbe olan kapalı bir
sistem. Bütün semavi dinler dünyanın düz olduğunu kabul eder ve kendine özgü
modelleri vardır.
1543’te Kopernik yeni bir dünya modeli fikriyle ortaya çıktı.
Bu modele göre dünya kendi etrafında bin mil hızla dönüyordu ve aynı zamanda
güneşin etrafında 60 bin mil hızla dönüyordu. Yani ona göre dünya küreydi. Bu
modelin matematik teorisi üç aşağı beş yukarı çalışıyordu, ancak problem şuydu ki
bu matematik modeli gerçek ortamda deneyip doğrulayacak teknoloji o zamanlarda
yoktu.
İnsanları gök yüzüne taşıyan ilk balon 1720’de ancak yapılabilmişti. O
zamanlarda sadece gemiler vardı uzak mesafelere gidilebilen. En hızlı giden
araç attı o zamanlar. Fakat Kopernik'in bu yeni dünya modeli bir şekilde
propaganda edildi. Hatta dinlere adapte edildi ve dinler aracılığıyla bu model
yayılmaya başladı. Ve zamanla kabul edildi. Asıl önemlisi küre modeli bir
şekilde eğitim sisteminin müfredatına girdi.
Böylece gelecek 500 yılda bu
modeli eleştiren hiçbir mekanizma kalmadı. Küre modelin fiziksel modeli olan yerçekimi
teorisi dünya çapında kabul gördü. 20 nesil boyunca dünyanın küre olduğu
propagandası yapıldı. Çünkü bütün dershaneler bir tane küre modeli mutlaka
vardı, fakat hiçbir yerde kürenin ispatı yoktu. Yüzlerce yıl geçti hala
medeniyet küre modeli ispat edecek bir teknolojiye ulaşamamıştı.
Uçaklar
1900’lü yıllarda icat edildi. 1957’lerde dahi hiçbir araç henüz yeterince
yükseğe çıkacak kadar gelişmemişti. Henüz kimse nasıl bir yerde yaşadığımızı
ispat edecek durumda değildi. İşte o sırada ilginç bir şey oldu; Amerika ve Rusya
ikisi birden yüksek irtifaya füze göndermeye başladılar, ki bu yükseklikten
dünyanın şekli hakkında bilgi sahibi olacak kadar fotoğraf çekmeleri mümkündü.
Fakat gördükleri şey onları ürküttü ve derhal bir anlaşma yapmaya itti.
Gördükleri şeyin onları korkuttuğunu nereden mi biliyoruz? Çünkü ikisi birden yani
hem Amerika hem de Rusya direk olarak yüksek irtifada patlatmak üzere göğe
nükleer bomba göndermeye başladılar. Ve 4 sene boyunca göğü bombaladılar.
Dikkat edin bütün bunlar 1958’de oluyor, nükleer bombanın epey pahalı olduğu,
yapmasının zor olduğu bir zamanda. Hiroşima’ya atılan 20 kilotonluk nükleer
bombadan çok daha güçlü; megatonluk bombalar.
Başka bir ilginç nokta ise
1959’de, göğü bombalamalarının hemen bir yıl sonrasında Amerika’nın da içinde olduğu
10 ülke bir araya gelerek Antarktika’nın hiçbir devletin üzerinde hak iddia
edemeyeceği bir toprak parçası olarak kalması için bir anlaşma imzaladılar.
Anlaşma hala geçerliliğini koruyor. 50’den fazla ülke anlaşmaya imza attı.
Endüstrileşmiş bu kadar ülkenin bir anlaşmaya bu kadar uzun süre sadık
kaldığını hiç gördünüz mü? Dünyanın hiçbir yerinde herhangi bir toprak
parçasının herhangi biri tarafından sahiplenmeksizin kaldığını gördünüz mü? En
azından bir petrol arama firmasının dahi bu bölgede petrol aramak için büyük
paralar ayırabileceğini yada aramak için başvuracağını düşünürsünüz, ama yok.
Bu keşfin kısa
özeti şudur; 1959’da Amerikan Ordusu Dünyanın hem gökten hem de kenarlarından
sınırlarını keşfetti. Normal halkı ‘Buradan geçilmez’ yazısı koymaya gerek
olmaksızın dünyanın sınırlarından uzakta tutmanın bir yolunu bulmak istediler.
Fakat işi şansa bırakmak istemediler. İşin ana kısmı zaten halledilmişti,
sadece detaylar kalmıştı. Kubbenin gökteki sınırı normal yolcu uçaklarının
uçtuğu mesafeden çok yüksekte olduğu için o kısımla ilgili bir endişeye gerek
yoktu.
Uzay programları derhal orduya bağlandı. Dış sınırlar doğal bir şekilde
okyanuslarla korunduğu gibi aynı zamanda sıcaklıkların oldukça düştüğü yerler
olduğu için ve buz dağlarının oldukça arttığı yerler olduğu için, doğal şartlar
gemilerin oraya yakın gitmesini zaten engelliyordu. Aynı zamanda buzullarla
kaplı toprak parçası herhangi bir bitki örtüsünün gelişmesini engelliyordu. Bu
buzullarla kaplı toprak parçası yüzyıllarca insanların sınırlardan uzakta
kalmasını sağladı. Günümüz medeniyetinin teknolojisi çabucak gelişmedi sonuçta.
Denizciler soğuk iklimi olan yerlere mümkün olduğunca gitmemeye çalıştılar.
Oksijen seviyesi burada oldukça düşük seviyelerdeydi, dağlarda bile.
İnsanın
doğasındadır; bir kere gücü eline geçirdi mi bir daha bırakmak istemez. Gücü
elinde tutmak için gerekirse gerçekleri saklamayı tercih eder, yeter ki gücünü kaybetmesin.
Elit tabaka dünyanın kontrolünü elinde tutabilmek için ne gerekiyorsa yapmaya
hazırdı. Elit tabakanın, kralların, devlet başkanlarının halklarına doğruyu bir
gün söylemelerini doğal olarak beklersiniz. Yada Antik sayfalardan birinde,
kutsal kitaplarda veya tarihi bir kitapta, yada başka bir boyuttan gelen bir
mesajda dünyanın nasıl bir şekilde olduğunu söylemesini beklersiniz, fakat tümü
normal halkın ulaşamayacağı bir konuma getirilmiş, din adamlarının tekeline
alınmış, okunmaları mümkün olduğunca sakıncalı hale getirilmiş, anlamları
saklanmış ya da çarpıtılmıştı. Sistematik bir şekilde bu her ülkede, her din
için gerçekleşmiştir.
Düşünün dünyanın
en güçlü liderleri dahi dünyanın sınırlarına gidememektedirler. Onlar bile
gidemiyorsa normal halk nasıl gidebilsin ki? Bu geçilmesi mümkün olmayan
kocaman kubbenin varlığından haberdar olan Elit ciddi bir karar vermek
zorundaydı. Mevcut düzenlerini devam ettirebilmek için bu sırrı sonuna kadar
saklı tutmalıydılar. Artık bu kararı verdikten sonra bunun geri dönüşü yoktu.
Artık bunun için ne kadar masraf gerekiyorsa hiç çekinmeden karşılamak
zorundaydılar. Hızlı bir şekilde gelişen Roket teknolojisi derhal kontrol
altına alınmalıydı. O nedenle derhal Aya gitme projesi başlatıldı.
NASA’nın Aya
gitme projesi Dünyanın (güya) uzaydan resmini çekme ve dünyanın şekli konusunda
şüpheleri ortadan kaldırma amacıyla ortaya atılmıştı. Böylece NASA’yı roket
teknolojisinde gelir kazanmak amacıyla açılmış şirketlerin önünde uzaya gitme
yarışında öncü konuma koyacaklardı. Böylelikle roket teknolojinde çalışan bütün
kalbur üstü mühendisler, teknisyenler ve pilotlar NASA tarafından işe alındı.
İşe alındıktan sonra her biri sadece kendi işinin haricinde olup bitenden
habersiz olacakları bir teşkilat yapısıyla guruplandırıldılar.
Astronotlar ise bu
yalanın ortağı oldular, ancak yüksek irtifaya çıkan bu az sayıdaki astronotun
sırrı saklaması için ne fedakarlık gerekiyorsa yapıldı. Kapalı kapılar ardında
yemin ettirildi, ülkenin menfaatleri var denildi, milliyetçilik duyguları
sömürüldü, paraya boğuldu, eğer yemini bozarlarsa hayat boyu hapis, ölüm yada
ailesini kaybetme gibi onları korkutacak ne varsa yada sırrı tutmayı motive
edecek ne varsa masaya konuldu. NASA’nın haricindeki özel şirketlerin uzay
çalışmaları ya sabote edildi, ya da firmalar satın alınıp elemanları lav edildi,
kapatıldı, dağıtıldı. Yenilerinin açılmasına izin verilmedi. Çıkarılan
yasalarla hiçbir özel firmanın uçağının ya da füzesinin yüksek irtifada
uçmasına izin verilmedi. Elbette bunun sebebi herhangi bir şekilde gök kubbeye
çarpmalarını engellemek, ki böyle bir kaza gök kubbenin varlığını ortaya
çıkaracaktı ve yüksek irtifadan dünyanın düz olduğunun görülmesini
engellemekti. Eğer bu çarpmalar devam ederse elbette insanların kafasında
NASA’nın uzaya gidiş programları hakkında şüpheler oluşacaktı. NASA o zamanlar bu
tür şüpheleri cevaplayacak kadar hazırlıklı değildi.
Herkesin kafasını
kurcalayan üç tane önemli soruyu burada paylaşmak istiyorum. Bu soruları lütfen
kendinize ve etrafınızdakilere sorunuz.
1.
50 yıldır uzay çalışmaları adı altında faaliyet
gösteren, binlerce saat uzayda kaldığını iddia eden NASA ve diğer ülkelerin
uzay programlarının astronotları neden bir kez dahi olsun ellerindeki makinalar
ile dışarıdan etrafındakileri 360 derece gösteren bir tek video yada fotoğraf
çekmediler? Bu ne Ay yolculuğunda gerçekleşti ne de uzay istasyonunda
gerçekleşti. Normalde sadece etrafındakileri çeken biri için bu durum mutlaka
eninde sonunda kaza ile de olsa gerçekleşirdi. Fakat henüz böyle bir şey
gerçekleşmedi ve asla gerçekleşmeyecek. Çünkü asla bozamayacakları bir kural
var. Aynı kural televizyon, sinema ya da tiyatro çekimleri içinde geçerli; Asla
dördüncü duvarı gösterme! Neden? Çünkü çekim yapılan bir sahnede dördüncü bir
duvar yoktur. Bu da çekimlerin sahnede çekildiğinin delili değil mi?
2.
Eğer internette dünyanın uzaydan fotoğrafını
aratırsanız %95 oranında bilgisayarda çizilmiş karma fotoğraflar bulacaksınız.
1972’de, 1997’de, 2002, 2007, 2012, 2013, 2015’te çizilmiş resimleri
göreceksiniz. Günümüzde HD fotoğraf makinalarının ve video kameraların bu kadar
herkes için her yerde mevcut olduğu bir ortamda dünyanın HD bir videosunun yada
fotoğrafının olmasını beklersiniz doğal olarak. Ama yok. Çünkü hiçbir zaman
böyle bir resmi çekmek için yeterli yüksekliğe ulaşmanız mümkün değildir.
3.
Yolcu uçaklarının ekvatorun güneyindeki uçuş
rotalarına bakarsanız bir şeylerin yanlış olduğunu farkedersiniz. Bunu
internetten araştırmak çok zor bir şey değil. Güneydeki herhangi iki mesafeyi
haritadan bulup uzaklıklarını ölçün. Örneğin Avustralya ile Güney Amerika arası
Pasifikten düz bir şekilde kat edilebilir olmalıydı. Halbuki buralara güneyden
güneye aktarmasız uçak bulmak neredeyse imkansızdır. Aktarmalar ise daima
kuzeyde bir yerden yapılır. Bu gerçeği normal halktan saklayabilmeleri mümkün
değildir. Normalde dünya küre olsaydı güneyden güneye bu mesafeler arasında
uçmak hiç sorun olmazdı. Fakat dünya düz olduğu için güneyden güneye uçmak için
uçakların epey uzun mesafeler uçması gerekirdi. Dolayısıyla en mantıklı olan
kuzeyde bir yerde aktarma yaparak bu mesafeleri aşmaktır. Küre dünyanın şansına
Amerika Birleşik Devletleri kuzeyde bir yerdedir. En çok hava trafiğinin
gerçekleştiği bu ülke güneyde bir yerde olsaydı bu durum çok bariz bir şekilde
belli olacaktı. Ama şanslılar ki güneye çok fazla yoğun bir hava trafiği yok
(şimdilik).
Anlıyorum sizi,
kızgınsınız, derin düşüncelere daldınız, anlamsız anlamsız bakıyorsunuz,
kafanız karışık. Birçok kişiye dünyanın düz olduğunu söylediğiniz anda yüzünüze
alaycı bir şekilde bakıp güleceklerdir. Bizde ilk duyduğumuzda benzeri
tepkileri gösterdik. Derhal düz dünyanın iddialarını çürütmek için araştırmaya
koyulduk. Ancak araştıran ve gerçeği gördüğünde inkarı seçmeyen düz dünyacılar
gibi bizde düz dünyanın iddialarının gerçek olduğunu gördüğümüzde, küre
dünyanın ispatı olmadığını fark ettiğimizde düz dünyacı olduk.
Fakat küre dünya yalanı 500 yıllık bir yalandır. Artık sonlandırılma zamanı gelmiştir. Dünyanın yeniden karanlıklardan aydınlığa, bozgunculuktan barışa, Şeytanın yolundan Tanrının doğru yoluna girme zamanı gelmiştir. Bu sizce kötü bir şey mi?
Not: Mark Sergant'ın 'Flat Earth Clues' isimli eserinden faydalanılmıştır.
Aptallık bu :D Dünya düz ise dünyanın çekirdeği nerede? Veya tüm gezegenler yuvarlakta dünyamı düz? Dünya'dan baktığımızda Ay ve Güneş gayet yuvarlak gözüküyorlar bu durumda uydumuz ve yörüngesine oturduğumuz yıldızımız yuvarlakta biz kocaman bir kaya parçası gibi düz müyüz?
YanıtlayınSilpek çok ülkenin uzay programları mevcut. Hadi bunu geçtim pek çok ülkenin uydusu, kıtalar arası füzesi vs. bulunmakta (Bizim ülkede bunlardan birisi). Hepsi benzer prensipleri kullanarak gökyüzüne bir şeyler göndermiyor mu? (veya en azından veri alıyorlar) Dünya üzerinde birbirlerinden bu denli nefret eden bu kadar ülkenin yönetimleri birleşecek hadi bir yalan söyleyelim diyecekler öyle mi? Abi siz ne içiyorsunuz? Dünya üzerinde uzay programları bulunan ülkelerin listesi için tıklayınız. https://en.wikipedia.org/wiki/List_of_government_space_agencies
YanıtlayınSilMadem kıtalar arası füze var amerika neden her ülke etrafında üst kurma derdinde uyanın artık
YanıtlayınSil